Sevinirmiş.. Bu insan, bir roman karakterinin ekranlardaki yansıması olan Joffrey Baratheon ise cidden sevinirmiş.. 4ncü sezonunu özlemle beklediğim ve keyifle izlemeye başladığım Game of Thrones dizisinin, insanı keyfe sürükleyen bölüm sonlarından biriydi ikinci bölüm sonu.. Ama cidden keyifliydi.. Garip olan, keyifli olması değil ; bir kral ölürken izleyen bir çok kişinin böylesine keyif almasıydı bence.. Rolündeki başarısı sebebiyle orjinal kitabın yazarı George R.R. Martin’den “İnanılmaz performansından dolayı tebrikler, herkes senden nefret ediyor” övgüsünü almış bir kişinin , Jack Gleeson‘un ölümünden bahsediyoruz.. Elbetteki, dizideki purple wedding bölümünün sonundaki ölümünden.. Rol üzerine yapışmaz inşallah..

Hayattan en keyif aldığım zamanlardan biridir, heyecanla beklediğim bir dizinin yeni bölümünü koltuğumda uzanarak izlemek.. Game Of Thrones , çok sevgili dostum Ozan’ın bana tavsiyesiydi.. İlk küçük ön izlemelerimde pek bir tat alamamış ve devamını getirmem için beni bekleyen koskoca iki sezonu sürekli sonraya atmıştım.. Ve sonra, bir pazar bir bakalım diyerek izlemeye niyetlendiğimiz o harika yapımın o pazar günü 4 veya 5 bölümünü izlemek gibi bir çılgınlığa imzamızı atmıştık eşimle.. Ve sonrasında, cep telefonu melodisi Game of Thrones Main Theme olan hatta o müziği, çalıştığı şirketin genel müdür yardımcısının telefonuna dahil bulaştıracak kadar Game of Thrones delisi oluverdim..

Her bölümü ayrı bir keyifle ve aynı şekilde bazen anlatımsız hüzünle izledim.. Ned Stark’ın ölümünü , içimden defalarca küfrederek izlemediğim gerçeği de aynı şekilde aşikar.. Böyle böyle, aylarca 3ncü sezonu bekledim.. Ve gelen sezonda, çok ciddi bir heyecan yahut şaşkınlık yaşamadım.. Sığ gidiyor dediğim bir sezon olurken, 9ncu bölüme geldi sıra..

“Ah be Rob.. Gitmeyecektin o şerefsizin mekanına!” demeden edemedim.. Aşk uğruna, koskoca bir lorda ve ailesine verdiği sözü hacı eden bir Kral adayının, böylesi stratejik bir yanlış yapmasını hiç beklemiyordum.. Şerefsiz Lannister’lar yine bir yolunu bulup kendilerini zor duruma sokacak ciddi bir rakibi yok etmeyi başardılar.. Hem de kendi ellerini hiç kana bulamadan.. Ah be Rob, baban gibi mi olacaktı kaderin..  Leydi Talisa’nın karnındaki minik Starkı yokeden o bıçak darbeleri ve ardından Rob’un kalkıp sevgili eşine hüzünle baktığı sahne, adamın beynini uyuşturan cinstendi.. Ve devamındaki, “Lannisterlar selamlarını iletti!” cümlesiyle Rob’un son darbeleri alması; Ned Stark’ın sevgili eşi Catelyn Stark’ın boğazının kesilişiyle son bulan bölüm..

Boşluğa düştüm.. Nefesim kesildi.. Ama neden? diye diye bütün geceyi geçirdim.. Şu Stark soyunda kesin bir uğursuzluk var.. Artık kesin anlamış bulunuyorum.. Geri kalan, Jon Snow , Arya ve beyaz gözlü minik Bran, bakalım neler görecek ilerleyen bölümlerde.. Sezonun son bölümünde, neler göreceğiz, delice bir merakla bekliyorum..

O değilde, ne çekti şu Starklar bee..