Yaratıcılık ve sürükleyicilik başlı başına bir sanat ve herkese bahşedilmediği bir gerçek.. İşte tam da bu sebeple, yapımcılarına ve emek verenlerine bahşedilen yaratıcılıktan sebep, 2010 yılında, sıradan bir “Yürüyen Zombiler!” dizisi moduyla başlayıp , ilerleyen her bölümüyle kendisine her gün daha bağlayan; insanların böyle bir durumda neler yapabileceklerini en iyi anlatan dizi ünvanını en ilk sırada hakeden dizi oluverdi The Walking Dead!
Ve dün akşam gecikmeli olarak izlediğim 4ncü sezon 8nci bölümüyle, Şubat ayına kadar verdiği arayı, akıllarda ve yüreklerde öyle sağlam izler bırakıp doldurma başarısı gösterdi ki.. Şerefsiz Vali’nin Hershel ve Michonne u esir almasıyla izleyicinin burnuna gelen kan kokusu, Hershel gibi müthiş özel bir adamın boğazına dayanan Michonne’a ait Samuray kılıcı ile tavan yapıverdi.. Ah be şerefsiz vali.. Ne istedin ki yani? Cidden gözünü kan bürümüş bir adamın yapabileceği saçmalıkları en iyi şekilde özetledi kendisi yer aldığı tüm bölümler boyunca.. Ve işin garibi, peşine onca insanı takma başarısıyla garipte bir ikilem yarattı insanların kafasında.. O değil de, neden Hershel’in boğazına dayadın o kılıcı be ey gafil? Michonne ve Rick ile olan düşmanlığının cezasını , bölümde “Sen iyi bir adamsın Hershel!” lafı ettiği ve bunu iyi bildiğin adamı neden cezalandırdın ki? Ve insanın içini en çok acıtansa , iki kızının gözü önünde o yaşlı adamın boynuna indirdiği o kılıç darbelerinin ardından, öldüremediği bedeni yeniden yakalayıp, boynunu bedeninden ayırmaya çalışmasıydı.. O nasıl nefret dolu ve insanlıktan en az 500 kilometre uzaklıktaki bir bakıştı öyle! Ve iki evlat, onu izlerken ne hissettilerse, aynen hissettirdiler.. Tabi, bölüme dair insanın beynine ok gibi saplanıveren, o kanlı puset var bir de.. ki o çok daha beter ve can sıkıcıydı.. Ve dizinin çok başarılı bir prodüksiyon olduğunun bilmem kaçıncı kanıtıydı.. Ama ben eminim ki o ufaklığa bir şey olmadı ve kaçan otobüste kendisi.. Şubatta göreceğiz kısmetse..
Ve bölümün sonunda, uzun süredir kurmak için uğraşılan bir hayatın yok oluşu, Rick’in neler hissettiğine dair duyduğum merakı benden alıp götüren o dağılmış suratı ve Şubat’ın çabuk gelmesini arzu edişim.. Hershel’i uzunca bir süre daha Rick’in en kadim dostu ve sırdaşı olarak izlemeyi çok isterdim.. Zaten, hayatta böyle değil mi? Uzun süre daha ihtiyaç duyduğumuz insanları bir anda alıp götürmüyor mu bizden?