Bugün kendime yazacağım.. 26 Aralık olduğundan sebep belkide, bu sabah yüzümü başka bir öptü rüzgar.. O buz gibi sokaklar, bana ılıktı..
33 bitti..
Hiç durmayacak zaman anlaşıldığı üzere.. Hayatı en olabildiğince keyfiyle yaşamak çabasında ömür.. Sessizce, sakince ama keyifle..
Sabahın köründe çıktığım yolda, öyle düşüncelere dalıp yürürken; binlerce şey geçip durur her sabah zihnimden..
Bu sabahta öyle farksızdı.. Ama bir o kadar berraktı.. Benim fikrim hiç bir zaman bulanmadı zaten.. Bulanmasına izin vermeyecek kadar , çok sevenlerim vardı zira..
Doğum günlerimde hiç bir zaman bir hediye beklentisine sahip olmadığımdan sanırım, manevi şeylerle daha büyük mutluluklar yaşadım ben.. Elbette ki mutlu eder.. Ama olmazsa olmazım değildir.. Dün gece, kanepedeki ara uykudan yatağımıza geçerken o akıl karmaşasında unuttuğum doğum günümü karımın bir öpücüğüyle hatırlatması en güzel hediyedir benim için.. Ve bu sabahki hediye özellikle.. Ablamın çalan telefonunda, onun sesini beklerken ben, canım Ali Sefa’mın sesiyle “doom günn kuttu ossun dayıcım” deyişi, sanırım tarifsiz özel bir hediyeydi benim için.. Ömre bedeldi..
diye devam edecekti bu yazım, bir türlü edemedim.. İş saatlerinin yoğunluğu, günün akşamında canım karımın , can dostum Ozi ve sevgili eşi Merve’nin tatlı süprizleri ve Hobit filmiyle gün bitince, bir türlü bitirip gönderemedim..
Böyle kısmetmiş..
Ben, çok güzel bir aileye ve çok değerli can dostlara sahip , çok şanslı bir adamım.. Her gün, yeniden bunu anlamak, çok keyifli.. İyi ki varım.. ve iyi ki varsınız..