Hiç şaşırmadın değil mi? Yine geldi işte.. Ver her sene de yine gelecek.. Hiç bir zaman yutkunamayacağımız bir yumruğun boğazımızda düğüm olarak kaldığı o gün..
Şu an, evimin salonunda seninle birlikte şu maçı izlemek için neler vermezdim baba.. Yeniliyoruz ama olsun işte, maksat seninle olmaktı.. Evladının evinde, o keyfi yaşamanı paylaşmaktı..
Sen gittiğinde öğrendim.. Herhangi bir gecenin sabahında, neleri veya kimi kaybedeceğini bilemiyor insan.. Veyahut hangi canla tanışacağını..
Sen gittiğinden beri tam 4 yıl oldu.. Geçmez denen zaman su gibi..
Sen gittin.. Ben artık annemi her gün arıyorum.. Mutlaka..
Sen gittin.. Ali Sefa geldi bir sabah.. Pazar günü, mezarının başında, “Ali Dedeciimm, merhabaa..” diyen o sarı kafa doğdu..
Sen gittin.. Evlendim.. Çokta mutluyum..
Sen gittin.. Gelmedin geri.. Çok kızgın olmayı isterdim, neden gelmediğin için.. Ama çaresiz kalışlarını iyi bildiğimden bazen, sessiz kalışlarını bildiğimden.. Kızamıyorum..
Seni o buz gibi morgda, yıkayıp beyaz kefene sardığımdan beri , özlemek benim lügatımda başka şeyler anlatıyor..
4 yıl.. Ne çabuk geçti bize..
Orada nasıldı kimbilir..