Ayakkabım her ıslanışında, hala senin eski püskü ayakkabılarınla , sabahın kör vaktinde evden çıkıp, helalinden ekmek getirmeye gidişin gelir aklıma baba.. Sabah karlara ilk basışınla ıslanan o eski ayakkabılarının içinde, bütün gün ıslak durmaktan buruş buruş ve buz gibi olurdu ayakların.. Çocuk aklımla pek anlamazdım ben nedenini.. Şimdi seni çok iyi anlıyorum.. Tek amacın, evine helal ekmek getirmekti.. Ayakların donsa bile, kalbindeki ailene olan sevginle sıcacık tutardın kendini sen.. Gün geçtikçe, seni çok daha iyi anlıyorum baba.. Hep derdin “baba olunca beni daha iyi anlarsın!“.. Henüz baba değilim ama, seni böylesine iyi anlıyorsam.. O zaman neler hissedeceğimi düşününce, büyün karlar eriyip gidiyor bu şehirde.. Seni çok özlüyorum baba.. Sana, ayaklarını sıcacık tutabilecek bir çift ayakkabı hediye edebilmeye fırsat bulamadığım için kahroluyor kalbim..